9 Nisan 2017 Pazar

Öteki Bahçe

Öteki Bahçe-Ali Kırca

   Ali Kırca'nın kaleminden çıkan bu mükemmel roman 1967 yılı Heybeliada sınırları içinde merhaba diyor biz okuyucularına...

Yayınevi:Doğan Egmont Yayıncılık
Yayın Tarihi:Ekim 2014
                   7.Baskı-Şubat 2015
Sayfa Sayısı:440 sayfa

   ''İnsanlar,yaşamlarını bile hiçe sayarak,kendilerini kimi davalara adadıklarında,aslında ne kadar güçlü görünürlerse görünsünler,zayıf oldukları anlar hep vardır.
Ya da öyle anlar olur ki,hep gizlemeye çalıştıkları zayıf yanları ve zaafları ortaya çıkıverir birden.''

   Yazarımız Ali Kırca'nın da Deniz Lisesi'nde okuduğunu,12 Mart'ta sıkı yönetim mahkemesinde yargılandığını biliyor ya da duyduysanız hikayenin bahriyeli gençlerinin yaşadıkları olayların neden bu kadar gerçekçi yazıldığını anlayabiliyorsunuz.
Bu nedenledir ki,ben Metin karakterinin Ali Kırca'nın hayatıyla birçok benzer özellikler taşıdığını,belki biraz da olsa kendi hayatına değindiğini düşünüyorum.

''Aslında kimse kimseye borçlu değil hayatını.Rastlantılar,anlık kararlar,ötesini düşünmeden atılan adımlar,o an orada olmak ve daha pek çok şey...
Bir bıçağın sırtında ikiz kardeş gibi yaşayan cesaret ve korku!
Hangisi borçlu,hangisi alacaklı?''

   Yorumuma başlarken olaylar 1967'de başlıyor demiştim.Olay örgüsü 13 yıl sürüyor 1980'lerde bitiyor gibi görünsede bazı yerlerde çok daha eskilere de yolculuklar yapıyoruz.Bu zaman örgüleri içinde yaşanan olaylardan ne kadar çok kişinin hayatının nasıl alt üst olduğunu okurken yaşananlardan etkilenmemek elde değil ne yazık ki...


''Gittiğin yerde sığındığın yer değildir evin,geride bıraktığındır.
Nereye gitsen peşini terk etmeyecek olandır evin...''

   Koca yürekli Bahriyeli gençler ile başladığımız noktadan çok daha uzak yerlere,çok daha karmaşık,duygu dolu yolculuğumuza devam ederken;gençlerin yaşadıkları olaylar bambaşka bir hikayeye dönüşüyor ellerimizde..Bambaşka bir gizemin içinde buluveriyoruz kendimizi.
Bu geçiş süreci ve olayın son anına kadar temposunu kaybetmemesi Usta Gazeteci Ali Kırca'nın mükemmel hayat tecrübesini ve sıkmayan,boğmayan akıcı kalemini ortaya çıkarıyor...

''Her hayat bir romandır aslında,her hayatın bir hikayesi vardır.
Ve her roman gibi,hayatın bir ilk kelimesi vardır,bir de son kelimesi...Her romanın bir ilk cümlesini oku,bir de son cümlesini...
Çözersin,her şey orada gizlidir çünkü.Gerisi hikayedir.''

   Romanın büyük bir bölümünün Heybeliada'da geçiyor olması,adaya dair bilgiler veriyor olması benim gibi ada tutkunlarını Öteki Bahçe'yi okumaya mahkum bırakıyor diyebilirim...

''Zaman,ömrümüzün saatli bombasıdır.Duyarız tik taklarını...
Biliriz,kuruludur...Bilmediğimiz,kaça kurulu olduğudur!''

   Usta gazetecini Öteki Bahçe'si son derece sürükleyici,gizemli,tarihi,gizli aşkları,farklı yaşamları,acıları,umutları bol bol barındıran hoş bir roman..Şiddetle tavsiye ederim...

''Hayat,ne insanların ihanetleri ve duyarsızlıklarıyla körüklenen bir cehennem,ne de şefkat ve sadakatleriyle örülen bir cennet...
Hayat,doğumdan ölüme,nelerin yaşanacağı 'Saatli Maarif Takvimi'nin falına yazılmamış bir koca değirmen...
Bütün işimiz zamanı öğütmekten ibaret.''




Keyfiniz ve Okuyacağınız kitaplar bol olsun
Hoşça Kalın...                      

4 Nisan 2017 Salı

İSİM-ŞEHİR-ARTİST/YILMAZ ÖZDİL

  
   Türkiye gündeminden düşmek bilmeyen Gezi Olayları ve 17 Aralık sürecinin dile getirildiği bu kitap,Yılmaz Özdil'in kendi köşe yazıları bir araya getirerek oluşturduğu gerçekçi bir yapıt olduğunu söyleyebilirim..
Herkesin bildiği,bazılarının duymak ya da anlamak istemediği tüm detayları açıkça ve anlaşılır bir dille bizlere sunmuş Yılmaz Özdil.



''Gençlik,insanın başına hayatta bi kere gelir.
En vahim gençlik hatası,gençliğini yaşamamaktır.''


   Olayların detayları çok başarılı bir şekilde sıralandırılmış.
Kitapta yapılan göndermelerin de gayet yerinde olduğunu düşünüyorum...

   Oldukça anlaşılır,sade,akıcı bir anlatımı var Yılmaz Özdil'in...
Bu da kendisini severek takip etmemize neden oluyor demeden rahat edemeyeceğim.

   Gündeme ve yakın zamanda yaşanan olaylara dair güzel bir derleme olduğunu düşünüyor ve hala okumayanlarınız var ise şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum...


   Kitapta yer alan Gençliğe Hitabe kesinlikle okunulması gereken bir yazı idi.Bu nedenle onu sizlerle paylaşmayı bir borç biliyorum kendime...



''Ey Türk gençliği...
Birinci vazifen,ayakkabı kutusunu,para sayma makinesini,
ilelebet,muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli,ayakkabı kutusudur.
Bu ayakkabı kutusu,senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi,seni bu ayakkabı kutusundan mahrum etmek isteyecek,dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün,ayakkabı kutusunu ve para sayma makinesini müdafaa mecburiyetine düşersen,vazifeye atılmak kutuyu saklamak için,içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin.
Bu imkan ve şerait,çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
Ayakkabı kutusu ve para sayma makinesine kastedecek düşmanlar,bütün dünyada emsali görülmemiş bir soruşturmanın mümessili olabilirler.
Cebren ve hileyle aziz yatak odasının bütün ayakkabı kutuları zapt edilmiş,bütün dershanelerine girilmiş,bütün bankaları dağıtılmış ve emniyetin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,adliyenin dahilinde,savcılığa sahip olanlar,gözaltına alma gafleti,tutuklama dalaleti ve hatta fezleke hazırlama hıyaneti içinde bulunabilirler.
Hatta,bu adliye sahipleri,şahsi ayakkabı kutularımızın menfaatlerini,müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet,fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte,bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen;ayakkabı kutusunu ve para sayma makinesini kurtarmaktır.
Muhtaç olduğun kudret...
Kutularındaki asil banknotlarda mevcuttur.

Ne Mutlu Kutum Diyene!''


Keyfiniz ve okuyacağınız kitaplar bol olsun
Hoşça Kalın...